Arbat sokağını anlamak

Sene 1995…Heyecan ile gidilen İngiltere'de yaz okulu..

Beklenmedik bir ortam; bol bol Rus arkadaş dolu..

Ee diyorsunuz şuanda eminim :) Olay nedir?

Büyük laf etmenin ağırlığı...

O yaz bana, Rus arkadaşlarımın Rusya'nın soğuğu ile ilgili anlattığı hikayaler bana bazı negatif izler bırakmış ve hayatım boyunca, ‘’daha da Rusya’ya gitmem’’ dedirtmiştir...Akdeniz insanıyız ne de olsa...

Ama hayat, her zaman ‘bana ne, ben oynamıyorum’ dediğimiz her yerde, bizi oyun dışı bırakmıyor malum. Belkide, yeni şeyler keşfetmemizi de bu şekilde sağlıyor. 

Sene 2009..Evlenme teklifi ha geldi, ha gelecek, bekliyorum..Ön bir yoklama geliyor önce, yanında özenle sunulan bir soru eşliğinde;

-Hayatım;  güzel bir iş teklifi aldım.

-???

-Yalnız pozisyon Türkiye’de değil..(bırakın İstanbul’u, Türkiye’de değil!)

-Nerede peki?

-Rusya’da…(Tokat)

-???Sessizlik??!!??

Şimdi, evlenme teklifini mi yoksa, seneler önce söylemiş olduğun onca nağmeli sözlerini mi bir kenara atarsın?

Eh, aşk bu…Hepinizin kolaylıkla tahmin edeceği üzere, ver elini Rusya…

2 sene oldu geleli…

Alıştım mı?? Alıştım…

Geldiğime hiç pişman olmadım. Hayatta başımıza gelen her koşulun bir nedeni olduğuna inananlardanım. Ve doğru değerlendirme ile, size mutlaka bir şeyler katacağına da….

Rusya bana hayata bambaşka bir bakış açısı ve ‘Arbat sokağını’ getirdi. Alışagelmiş hayatlarımızdan sıyrılmayı ve yepyeni bir hayat kurmanın insana kazandırabileceklerini fark etmemi...

İlk başta, Rusya ve Ruslar hakkında yazacağım gibi duruyor. Ama ana konumuz, Rus klasik müziği, bestecileri ve eserleri. Sıkıcı gibi duruyor biliyorum ama internetten copy-paste usulü bol detaylı yazmayacağım merak etmeyin. En eğlenceli şekilde, kendim sevdiğim gibi size de sevdireceğime inanıyorum. Sizde bakın bakalım Rusya bana bir şeyler katmış mı, katmamış mı?

Peki neden bu konu? Var elbet bir nedeni..

Dahası ben sadece yazmıyorum, bunlardan bir de radyo programı hazırlıyorum. Rus devlet radyosu için.

Nasıl mı? Yazacağım elbet, ama bir daha ki sefere…