Hiç bilinmeyeni anlatmak
zordur. İlginç gelmez, insan okumak ve öğrenmek
istemez. Ama gerçek şu ki, her bilinmeyen bir ufak taştır ve her ufak taş bir yolun oluşmasında
katkı sağlar.
İşte Nikolay
Ivanoviç Zaremba’da Rus klasik müzik tarihinin oldukça az bilinen ama önemli taşlarından biridir. Glinka’nın arkasından gelen ilk dönem
bestecilerindendir ve Çaykovski’nin okulda öğretmeni olmak gibi önemli bir misyon taşır.
1821 senesinde Vitebsk’te doğan Zaremba, St. Petersburg üniversitesinde hukuk eğitimi alır. Ancak, hayatına müzik ile devam etmek istediğine karar vererek, Alman besteci Adolph Marx ile çalışır. İlk olarak, St. Petersburg’ta bulunan Rus Müzik topluluğunda, müzik teorileri öğretmeliği yapar. Malum o dönemde Rusya’da henüz sadece müzik eğitimi veren okullar kurulmaya başlamamıştır ve özel topluluklar bu görevi üstlenmiştir. Glinka’nın önderliğinde müzik okullarının yolu açılmış ve sonraki dönem bestecileri bu okulların gelişmelerine katkı sağlamışlardır. Zaremba’da katkı sağlayan ilk isimlerden biridir.
Zaremba,
1861 senesinde kurulan St. Petersburg konservatuarında çalışmaya başlar ve Çaykovski önde
olmak üzere Rus klasik müziğinin gelişmesine emek veren birçok kişinin öğretmenliğini yapar.
Zaremba,
Rubinşteyn’ın konservatuarda
müdürlük görevinden ayrılması ile, 4 sene sürecek bu göreve getirilir ve
konservatuar eğitimine birçok yenilik getirir.
Koro, opera ve viola sınıflarını açar.
Her
nekadar, yaptığı katkılar ile Zaremba
oldukça yeniliğe ve gelişime açık gibi gözüksede, geçmişin müzik kurallarına bağlılığı, müzikte yeniliklere karşı katı yaklaşımı ve tutuculuğu ile ünlüdür. Hatta fazla kuralcı olmak,
yaratıcılık ve hayalgücü eksikliği nedeni ile
eleştirilir. Kendine
Beethoven’ı idol olarak seçen Zaremba, müziği kitaplarda teorik olarak yaşar. ‘Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi’ diye bir söz vardır
ya; sanırım birçok konuda bu söylem geçerli olabilir. Teori başlangıç olarak yararlı olur olmasına,
ama içinde yaşadığın şeyi yaratıp, yaşatmazsan bir
yere kadar başarılı olunur.
Zaremba’nın da yaşadığı budur.
Kendisinin
pek eseri bulunmamaktadır. Yayınlanmamış bir
senfonik eseri, kısa piyano parçaları ve oratoryosu bulunur. Belkide Zaremba,
teoriye ve öğretmeye
adadığı zamanının
bir kısmını da üretmeye adasaydı, bugün bizler ondan daha çok söz ediyor
olacaktık. Müziği öğreten bir profesörün yayınlanmış ve halkına mal olmuş eserlerinin bulunmaması ilginç ve
açıklanması zor.
Ancak belirtmek gerekir ki, Zaremba, Çaykovski'yi kendi yeteneğine ve üretmesi gerektiğine inandıran kişidir. Kendisi ne kadar üreticilikten uzak ise, Çaykovski'yi okadar yakınlaştırmıştır. Belkide Zaremba'nın misyonu da, bize Çaykovski'yi kazandırmaktı :)
Peki
neden bugün sizler için Zaremba gibi zor bir ismi seçtim ?
Çünkü;
Klasik
müzikte bale, opera, senfoni gibi eserleri besteleyerek gözönünde olan isimleri
bilir, severiz. Onların kimler tarafından yetiştirilip, yaratıcı günlerine nasıl geldiklerini merak dahi etmeyiz. Oysa
öğreten isimler en az üretenler
kadar değerli değiller midir ve aklımızın bir köşesinde bulunmayı hak etmezler ?
İşte bu nedenle,
10 dakikalık bir yazıyla bu isimleri öğrenmeye değer bulduğum için size Zaremba’yı anlattım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder