O
yüzden, bugün günlerden Rahmaninov….
Rus
romantik müzik akımının son büyük temsilcisi..
Şimdi,
Rahmaninov’un en ünlü eserlerinden birini, Paganini’nin bir teması üzerine
bestelediği rapsodisinin
birinci bölümünü dinleyerek başlayalım.
Siz tüm yazıyı okurken, Rahmaninov hissini tamamlar diye düşünüyorum.
Buarada
ufak bir not. Hep söylediğim
gibi, klasik müzik bize uzak gibi duran ama hayatımızın aslında hep içinde olan
bir sanattır. İşte Rahmaninov’un,
Paganini’nin temasından yola çıkarak bestelediği rapsodinin bir bölümü 1980 yapımı ‘Somewhere in time’
filminin ana teması olmuştur.
Etkileyici…
Sergey Rahmaninov’a gelince..
Türkiye’de en iyi bilinen Rus bestecinin
Çaykovski olduğuna hemfikir olmuştuk, diye varsayıyorum. Peki bir
sonraki isim ne denilse, birçok kişinin Rahmaninov dediğini de duyar gibiyim. Bununla ilgili bir araştırma yapmadım elbet ama biraz içgüdü biraz çevre yoklaması
diyelim :)
Rahmaninov kimdir?
Rahmaninov,
Rusya’nın Novgorod şehrinde
1873 senesinde doğmuş, Tatar kökenli bir ailenin oğludur. 1885 senesinde
Moskova’ya taşınan Sergey
Rahmaninov, 19 yaşında
besteci ve piyanist olarak altın madalya ile konservatuarı bitirir. Diploma çalışması ve ilk büyük
eseri, Puşkin’in Çingeneler şiiri üzerine yazdığı tek perdelik
‘Aleko’ operasıdır.
Bu operanın halka sunulmasından önce
yapılan hazırlık çalışmalarından birine Pyotr
Çaykovski gelir.
Mükemmel
bileşen Rahmaninov için iş
başındaymış..Hem
yetenek, hem şans :)
Çaykovski,
çalışmaya gelir ve
sorar:
- Bir süre önce iki kısımlı ‘İolanta’ adlı opera
üzerindeki çalışmalarımı tamamladım, ancak bu eser tüm geceyi dolduracak
kadar uzun değil. Eğer sizin opera ile
beraber çalınırsa itirazınız olur mu?
Böyle
beklenmedik bir teklif ile şok olan Rahmaninov’un dili tutulur ve ağzından tek kelime bile çıkmaz.
Çaykovski, Rahmaninov’un mutlu ve tutuk yüz ifadesini görünce gülerek devam
eder.
- Yine de anlamadım,
kabul ediyor musunuz, yoksa hayır mı? Eğer konuşamıyorsanız, hiç olmazsa göz kırpın. Rahmaninov
aynen öyle yapar, başını sallar ve ısrarla göz kırpar.
Ortak konser
Bolşoy Tiyatrosunun
sahnesinde başarılı bir şekilde gerçekleştirilir. O gece iki prömiyer birden yapılmış olur: Rahmaninov’ın birinci operası Aleko ve Çaykovski’nin son operası İolanta. Bu sahne nesiller arasında bir devir teslimi simlegeler gibidir.
Dahası, Çaykovski öldüğünde, Rahmaninov onun anısına
‘Eleji trio re minör’ adlı eserini besteler.
Sergey Rahmaninov konservatuarı bitirdikten 4 yıl sonra Rus işadamı ve sanat severi Savva Mamontov’a ait özel
bir orkestrada; daha sonra da Bolşoy Tiyatrosunda
şeflik yapmaya başlar. Orkestra şefliği
Rahmaninov’un müzikal yeteneğinin diğer bir yansımasıdır. Genç besteci o dönemde
oldukça fazla sayıda eser yazar. Bunlar arasında forte piyano piyeslerden
operaya kadar uzanan eserler bulunur. Bu dönemde
yazdığı Do-diyez Majör Prelüd daha sonra dünyanın en bilinen piyano
parçalarından birisi olur.
Ekim devrimi döneminde ‘burjuva tarzı müzik’
yakıştırmasından etkilenen Rahmaninov, Rusya’dan ayrılır. Dünya’nın en ünlü
piyanisti ünvanını kazanan Rahmaninov’un uzun yıllara yayılan konser faaliyetleri
yurt dışında gerçekleşir.
Sergey
Rahmaninov 1943 yılında vatandaşı olduğu Amerika Birleşik Devletlerinde akciğer kanserinden ölür. Akciğer kanseri aslında besteci için
kötü bir tesadüftür çünkü bestecinin biyografisinde değişik bir özelliği ön plana çıkar.
Sergey
Rahmaninov, salonda öksürülmesinden hiç hoşlanmazmış. Hatta, Rahmaninov eserlerini
seslendirirken salonda kaç kere öksürüldüğünü takip edermiş. Eğer öksürük artarsa, bilerek eserin bir kısmını atlarmış. Eğer öksürme yoksa eserin tüm bölümlerini
sırasına göre çalarmış. İlk duyduğumda bana çok
enteresan ve iddialı gelmişti.
Peki neden Rahmaninov’a Romantik müzik akımının son
temsilcisi denir ?
Rahmaninov yaşadığı dönem itibari ile, bir akımın diğerinin yerine geçtiği, romantizmin yerini modern ve sembolizme bıraktığı, diğer müzik akımlarının ise artık aktüel olmadığı 19. sonu ve 20. yüzyıl başındaki müzik stilleri ve akımlarından etkilenmiştir. Yani bir dönem bestecisi pek sayılmaz ! Rahmaninov’un başarısı bu değişiklikleri hissederek, zamana uyumlu çalışmalar yapmış olmasından da ölçülebilinir.
Rahmaninov yaşadığı dönem itibari ile, bir akımın diğerinin yerine geçtiği, romantizmin yerini modern ve sembolizme bıraktığı, diğer müzik akımlarının ise artık aktüel olmadığı 19. sonu ve 20. yüzyıl başındaki müzik stilleri ve akımlarından etkilenmiştir. Yani bir dönem bestecisi pek sayılmaz ! Rahmaninov’un başarısı bu değişiklikleri hissederek, zamana uyumlu çalışmalar yapmış olmasından da ölçülebilinir.
Besteci erken dönem sanatında, insanın iç dünyasının
derinliğini ve zenginliğini vermeye çalışarak duygusal ve ifade gücü yüksek romantizm akımına özgü yöntemleri aktif
olarak kullanır.
Daha sonraki dönemlerinde ise, rus ezgileri denilen akım
üzerinde yoğunlaşır, bunun yardımı ile Rus ruhunun derinliklerini ve 20. yy Rusya’sının gücünü
anlatmaya çalışır. Bu
dönemde bir çok lirik romans, koro eserleri ve o dönemin ünlü şairlerinin şiirlerine adanmış eserler yapar.
Basitlik ve
duygusallık Rahmaninov’un müziğini ulaşılabilir ve anlaşılabilir yapan öğelerdir. Dahası, bestecinin müziği şahsi duygularını da yansıtır.
Besteci bunu sadece müzik aracılığı ile anlatırken sıkıntı duymaz, çünkü aslında içe
kapanık ve kendine güveni tam olmayan bir kişiliktir.
Her
bestecinin hayatına & kişiliğine baktığımızda, bu eserleri nasıl yaratmış sorusunun, aslında pekte karışık bir cevabı
olmadığını anlıyor insan..
Yaşadığı dönem, etkilendiği değişik müzik akımları ve içine dönük kişiliği bir araya geldiğinde, işte karşımızda Sergey Vasilyaviç Rahmaninov....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder