Aylar önce yazdığım bir yazımda sizlere Rus 5leri grubundan bahsetmiştim. Hani 5 üyesinin herbirinin farklı eğitim hayatlarına ve müzik yanında farklı kariyerlere sahip olduğu, ‘Özgün ve Ulusal Bestecilik’ akımının yol almasında önemli rol oynayan
grup.
Kurucusu müzik adamı Mili Alekseyeviç Balakirev, kimyager Aleksandr Borodin, mühendislik akademi öğretmeni Cesar Cui, subay Modest Musorgski ve
deniz subayı Nikolay Rimski-Korsakov farklı kariyerleri ortak bir amaçta birleştirerek bir ilki gerçekleştirmiştir.
Bence ekibi en ilginç kılan özelliğide budur !
Grubun en yaşlı üyesi olan Borodin hayatında iki amaç için yaşamıştır. Bir tanesi çok
kolaylıkla tahmin edeceğiniz üzere müzik ve diğeride kimyadır. İkimizin bir ortak
özelliği var yani :) Her iki alanda da önemli işler yaparak ismini Rus tarihine yazdırır. Müzik için Rus ezgilerinin
önemini savunurken, kimya alanında aldehitler ile ilgili çalışmaları ve kadınların bilimde çalışması için verdiği savaş ile karşımıza çıkar.
Hayatına
gelince...Aslında ilginç bir başlangıcı var.
Borodin,1833 senesinde
St.Petersburg’ta Luka Semyonovich Gedeanishvili isimli Gürcü bir prensin
gayrimeşru oğlu olarak dünyaya gelir. Ancak prensin serflerinden
Profiry Borodin’in oğlu olarak kayıtlara geçer. Sağlıksız ve güçsüz bir çocuktur. Bu nedenle evde eğitim alır. Erken yaşta müzikte gösterdiği üstün yetenek ile dikkatleri üzerine çekerek piyano, flüt ve çello
dersleri almaya başlar. Dahası aldığı ev eğitimi sayesinde ingilizce, almanca ve fransızcayı
anadili gibi konuşur.
Müziğe harcadığı uzun zamanlara rağmen, bilim diğer bir tutkusu haline gelir ve kimya dalında
üniversite eğitimi almaya karar verir. 24 yaşında kimya doktorusunu tamamlar. 1860 senesinde profesör olan Borodin, 1862
senesinde St.Petersburg tıp-cerrahi akademisinde hocalığa başlar. Aslında Borodin, kimya ve müziğin hayatındaki yerlerini anlatmak için güzel bir söz söylemiştir:
‘Saygıdeğer insanlar kariyer için müzik yapmaz, aşık olmazlar !!’
Kimya onun esas
kariyeridir. Müzik ise yaşam rengi..
Kimya dalında
gösterdiği başarılar, müziğe ilgisini asla etkilemez. Hayatı
boyunca kimya ve müziği beraber yönetebilme başarısını gösterir.
Borodin ‘Kışın sadece derslere gidemeyecek kadar bitkin olduğumda beste yapabiliyorum; böylece dostlarım alışılmış şekilde sağlıklı olmamı değil, hasta olmamı temenni ediyorlar’ dermiş.
Gençlik yıllarında
Mendelssohn’a duyduğu hayranlık, piyanist eşi Yekaterina Sergeyevna Protopapova sayesinde Schumann, Chopin ve Liszt’e
yönelir. 1862 senesinde Mili Balakirev ile tanışıp, bestecilik dersleri almaya başlaması ise birkez daha yönünü değiştirir. Artık Borodin, Rus halk müziğine ilgi duymaktadır.
1.senfonisi Borodin-Balakirev dostluğunun ilk meyvasıdır. Senfoniyi 1862 senesinde besteler ve eser Balakirev
tarafından icra edilir. 1869 senesinde hem ikinci senfonisinin, hemde tarihi
Rus operaları arasında en iyilerden biri sayılan ‘Prens İgor’ operasının çalışmalarına başlar.
İkinci senfonisi tamamlanır ancak malesef Prens İgor operasını tamamlamaya ömrü yetmez ve Rus beşleri grubundan arkadaşı Rimski-Korsakov ile Alexander Glazunov tarafından
eser tamamlanır. Bugün konserlerde ayrı bir parça olarak çalınarak Borodin’in
en ünlü eserlerinden olan ‘Poloveç Dansları’ parçası bu opera
kapsamındadır.
Diğer önemli bir eseri olan ‘Orta Asya Steplerinde’ opera parçası
ise 1880 senesinde Çar 2.Aleksandr’ın 25.saltanat yıldönümünü için düzenlenen
kutlama törenleri için bestelenir. Ertesi yıl Liszt’i ziyarete giden Borodin bu
eserini kendisine sunarak, büyük beğeni toplar ve eseri Liszt’e adar.
Aynı seneler Borodin’in
ünü artık Rusya dışına taşmıştır. Franz Liszt’in birinci senfonisini Almanya’da
bir konser kapsamında çalması ile ismini duyurarak, Debussy ve Ravel gibi
önemli Fransız bestecileri etkileyecek kadar ciddi bir rüzgar estirir. Ravel
1913 senesinde Borodin’in adına ‘A La Maniere De Borodine’ isimli bir piyano
parçası besteler.
Rus Beşleri üyeleri arasında müziğe en az zaman ayıran olmasına rağmen, rastlanmamış etkileyici melodileri ve yaylı çalgılar dörtlüleri
için geliştirdiği değişik biçimsel yapı ile diğerlerinden ayrılır. Eserlerindeki lirik güç, kahramanlık temalarına olan düşkünlüğü ve ritm duygusu ile orkestra renginden yararlanma
yeteneği Borodin’in önemli özelliklerindendir.
1887 senesinde St.
Petersburg’ta katıldığı bir balo sırasında ani kalp krizi geçirerek
hayata veda eden Borodin’in mezarı, St. Petersburg Tihvin mezarlığında yer alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder